Birkaç ay önce evimizin çok yakınında bir köfteci açıldı. Bizim için birşey ifade etmeyen bu mekan meğerse çok meşhur bir yermiş. Tuzla Filizler Köftecisini bir ben bir de kocam bilmiyormuşuz.
Nevranın her önünden geçişimizde, lütfen köfteciye gidelim yakarışlarına kulak tıkayan gaddar birer anne babayız biz.
Kısmet bugüneymiş, kızım köftecisine kavuştu.
Yakın dostlarımız Selin, Manolya ve Korayla birlikte kızkulesine giden teknelere bindik, neşeli ve güneşli bir yürüyüş yaptık.
Karabatakların denize dalışını ilgiyle izledik, denizin bu kadar temiz görünmesine çok sevindik.
Tekneden iner inmez kızkulesine tırmanmaya başladık. Nevra tecrübeli olduğu için arkadaşlarına yol gösterdi. Kulenin en tepesine çıkıp neşeli fotoğraflar çektik. Bir kahve molası verip geri dönmek üzere teknede yerimizi aldık.
Öğlen yemeğini hemen kulenin karşısındaki Filizler Köftecisinde yemeğe karar verdik.
Köfteci ürün kalitesi, fiyatları ve servisiyle benim beklentimin üstündeydi.
Çocuk oyun odası küçük olmasına rağmen bizim kızları bir saate yakın oyaladı. Biz kalkalım demesek onlar hamurun büyülü dünyasında daha uzun süre kalabilirlerdi.
Daha küçükler için emzirme odası da bulunduğunu eklemek istiyorum.
8 Şubat 2011 Salı
7 Şubat 2011 Pazartesi
çocuk dostu İstanbul
Nevranın okulunun tatil olmasını fırsat bilip, hafta arası bir tiyatro keyfi yapalım dedik.
Hem de öyle alışveriş merkezi salonlarına tıkılmadan, annesinin çocukluğundaki gibi, yani Kadıköyde.
Hedefim sadece eskileri yadetmek değil, yürümeyi ve toplu taşımayı pek sevmeyen kızıma arabadan başka araçlarla da ulaşımın sağlanabildiğini göstermekti.
Evimize topu topu on adım uzaklıktaki otobüs durağından saatte bir de olsa iyi ki geçen 12H ile on dakikada Kadıköye vardık.
Otobüsten inip Modaya giden Tramvaya bindik.
Oyunun başlamasına yarım saat kala gelmek hiç de iyi bir fikir değilmiş. Beş dakikada bir oyunun ne zaman başlayacığını sordu ama idare ettim.
Oyun, Bremen Mızıkacıları, son zamanlarda izlediğim en başarılı çocuk oyunuydu.
Sıkılmadan izledik.
Nevra her zamanki gibi kötü karakterler yüzünden biraz gerilse de, genel olarak eğlendi.
Oyundan çıktığımızda güneş batmış hava soğumuş, sokaklar evlerine dönmeye çalışan insanlarla dolmuştu.
Birkaç kişinin çantası Nevranın kafasına çarptı.
İrice bir bayan da neredeyse kızımı eziyordu.
Kadıköyden de saatte bir kalkan otobüsümüzü beklerken, İETTnin 18 yaşındaki otobüslerinin egzosundan zehirlenme tehlikesi atlattık.
Sahi o kadar zor mu bu otobüslerin yenilenmesi?
Otobüsümüz kalkarken yanımızdaki halk otobüsüne binmeye çalışan bir bayanın yere düşüşüne şahit olup, evimize doğru yola koyulduk.
Hem de öyle alışveriş merkezi salonlarına tıkılmadan, annesinin çocukluğundaki gibi, yani Kadıköyde.
Hedefim sadece eskileri yadetmek değil, yürümeyi ve toplu taşımayı pek sevmeyen kızıma arabadan başka araçlarla da ulaşımın sağlanabildiğini göstermekti.
Evimize topu topu on adım uzaklıktaki otobüs durağından saatte bir de olsa iyi ki geçen 12H ile on dakikada Kadıköye vardık.
Otobüsten inip Modaya giden Tramvaya bindik.
Oyunun başlamasına yarım saat kala gelmek hiç de iyi bir fikir değilmiş. Beş dakikada bir oyunun ne zaman başlayacığını sordu ama idare ettim.
Oyun, Bremen Mızıkacıları, son zamanlarda izlediğim en başarılı çocuk oyunuydu.
Sıkılmadan izledik.
Nevra her zamanki gibi kötü karakterler yüzünden biraz gerilse de, genel olarak eğlendi.
Oyundan çıktığımızda güneş batmış hava soğumuş, sokaklar evlerine dönmeye çalışan insanlarla dolmuştu.
Birkaç kişinin çantası Nevranın kafasına çarptı.
İrice bir bayan da neredeyse kızımı eziyordu.
Kadıköyden de saatte bir kalkan otobüsümüzü beklerken, İETTnin 18 yaşındaki otobüslerinin egzosundan zehirlenme tehlikesi atlattık.
Sahi o kadar zor mu bu otobüslerin yenilenmesi?
Otobüsümüz kalkarken yanımızdaki halk otobüsüne binmeye çalışan bir bayanın yere düşüşüne şahit olup, evimize doğru yola koyulduk.
29 Ocak 2011 Cumartesi
her güne bir yemek, nadir kitap nasıl bulunur
Yıllardır takip ettiğim yemek yazarı Tijen İnaltongun blogunda değişik bir yazıya rastladım geçen ay.
Düzenlediği yemek kursundaki reçeteleri blogunda paylaşmasını isteyen bir okuruna cevaben yazdığı bu satırlar benim de uzun süren bir uykudan uyanmama yardım etti.
Ne kadar alışmışız bedavaya. Özellikle de bilginin bedavasına.
Oysa en kıymetlisi bilgi.
Para vermeden alınan hiçbir hizmetin değeri yoktur diyen ben bile, yıllarca hiçbir bedel ödemeden bilgi almışım Tijen İnaltong'tan.
Bunun üzerine kollarımı utançla sıvadım ve başladım başyapıtı Her Güne Bir Yemek kitabını aramaya.
Ne yazık ki çaldığım her kapı kitabın tükendiği cevabıyla yüzüme kapandı.
Yapı Kredi Yayınlarından gelen, evet kitabın baskısı tükendi, en iyisi ikinci el kitapçıları deneyin postasıyla ümidim tükenmişti..
Küçük kızıma kitap ararken bulduğum Nadir Kitap'ta Her Güne Bir Yemek çıktı karşıma.
Hemen siparişimi verdim. İki gün içinde de kitabıma kavuştum.
Ne çok şey kaçırmışım diye hayıflanmadan geç kavuştuğum kitabımın tadını çıkarmaya başladım..
Düzenlediği yemek kursundaki reçeteleri blogunda paylaşmasını isteyen bir okuruna cevaben yazdığı bu satırlar benim de uzun süren bir uykudan uyanmama yardım etti.
Ne kadar alışmışız bedavaya. Özellikle de bilginin bedavasına.
Oysa en kıymetlisi bilgi.
Para vermeden alınan hiçbir hizmetin değeri yoktur diyen ben bile, yıllarca hiçbir bedel ödemeden bilgi almışım Tijen İnaltong'tan.
Bunun üzerine kollarımı utançla sıvadım ve başladım başyapıtı Her Güne Bir Yemek kitabını aramaya.
Ne yazık ki çaldığım her kapı kitabın tükendiği cevabıyla yüzüme kapandı.
Yapı Kredi Yayınlarından gelen, evet kitabın baskısı tükendi, en iyisi ikinci el kitapçıları deneyin postasıyla ümidim tükenmişti..
Küçük kızıma kitap ararken bulduğum Nadir Kitap'ta Her Güne Bir Yemek çıktı karşıma.
Hemen siparişimi verdim. İki gün içinde de kitabıma kavuştum.
Ne çok şey kaçırmışım diye hayıflanmadan geç kavuştuğum kitabımın tadını çıkarmaya başladım..
23 Ocak 2011 Pazar
hastalıklar ve modern tıp
Herkes gibi biz de hastalıklardan nasibimiz aldık.
Çocuklarım değil kocam hasta..
Hangisi daha kötü bilmiyorum.
Tabi kocamın hastalığı pekçok soruyu da beraberinde getirdi.
Son beş aydır vejeteryan olmasının, bu kadar şiddetli bir gribe yakalanmasında bir payı var mıdır.
Okuduk düşündük sorduk soruşturduk her zamanki gibi.
Grip ne kadar ağır olsa da iki gün süründürdü. İki gün sonunda parasetemollerin de maharetiyle, basit bir üst solunum yolu enfeksyonu seyrine geçti.
Kızların sürekli tıkanan burnu, bizim geçmeyen üst solunum yolu enfeksyonlarımız, kocamın lustrali benim tekrarlayan egzama sorunum..
Sonuç bizim de artık bir homeopatımız var. Uzun zamandır araştırdığım, Avrupa ve İngiltere'de yaşayan tanıdıklardan duyduğum homeopati ile kısmetse Şubat başında tanışacağız.
Çocuklarım değil kocam hasta..
Hangisi daha kötü bilmiyorum.
Tabi kocamın hastalığı pekçok soruyu da beraberinde getirdi.
Son beş aydır vejeteryan olmasının, bu kadar şiddetli bir gribe yakalanmasında bir payı var mıdır.
Okuduk düşündük sorduk soruşturduk her zamanki gibi.
Grip ne kadar ağır olsa da iki gün süründürdü. İki gün sonunda parasetemollerin de maharetiyle, basit bir üst solunum yolu enfeksyonu seyrine geçti.
Kızların sürekli tıkanan burnu, bizim geçmeyen üst solunum yolu enfeksyonlarımız, kocamın lustrali benim tekrarlayan egzama sorunum..
Sonuç bizim de artık bir homeopatımız var. Uzun zamandır araştırdığım, Avrupa ve İngiltere'de yaşayan tanıdıklardan duyduğum homeopati ile kısmetse Şubat başında tanışacağız.
4 Ocak 2011 Salı
evimin önü ispark
Dün evin önüne parkederken daha önce buralarda görmediğim orta yaşlı bir adam yanıma yaklaşıp, benden otopark ücreti istedi.
Yok dedim şu apartmanda oturuyorum.
Bu bazen olur.
Yeni otopark görevlileri geldiğinde, ilk karşılaşmamızda biz hane sahiplerinden de ücret isterler.
Ancak biz evimizin önüne parketmek için ücret ödemeyiz, bize gelen misafirler de..
Şimdi işler değişti.
Çünkü artık İspark devralmış buralardaki otopark işini.
Evinin önüne arabanı bırakmak için para ödemek medeniyet adına bir ilerleme mi yoksa soygun mu?
Henüz karar veremedim. Biraz düşünüp okuyacağım.. Ve tabi ki hukukçu dostların da yorumlarını dinleyeceğim.
Yok dedim şu apartmanda oturuyorum.
Bu bazen olur.
Yeni otopark görevlileri geldiğinde, ilk karşılaşmamızda biz hane sahiplerinden de ücret isterler.
Ancak biz evimizin önüne parketmek için ücret ödemeyiz, bize gelen misafirler de..
Şimdi işler değişti.
Çünkü artık İspark devralmış buralardaki otopark işini.
Evinin önüne arabanı bırakmak için para ödemek medeniyet adına bir ilerleme mi yoksa soygun mu?
Henüz karar veremedim. Biraz düşünüp okuyacağım.. Ve tabi ki hukukçu dostların da yorumlarını dinleyeceğim.
29 Aralık 2010 Çarşamba
oyun atölyesi
Oyun Atölyesinde ilk izlediğim oyun Evlilikte Ufak Tefek cinayetlerdi.
Sonraki Testosteron.
Daha sonra 7 Şekspir Müzikali, en son da Macbeth.
Oyunların hepsi kaliteli prodüksyonlardı.
Bu sahnede oyun izlemek isteyenlere nacizane tavsiyelerim
Sonraki Testosteron.
Daha sonra 7 Şekspir Müzikali, en son da Macbeth.
Oyunların hepsi kaliteli prodüksyonlardı.
Bu sahnede oyun izlemek isteyenlere nacizane tavsiyelerim
- biletlerini bir ay önceden edinmeleri
- arabalarını park etmenin en az yarım saat (iyimser bir tahminle) alacağı gerçeğini göze almaları
- salonun biraz basık olduğunu anımsayarak giyinmeleri
- oyuna aç karnına ve en az bir saat önce gelmeleri, harika bir kafeleri var
12 Aralık 2010 Pazar
nevra'ya okul arama çalışmaları
Evet bu haftasonu başladık okul turlarına.
Sanırım başka okul gezmeyeceğim.
Beğendiğini al ilkesine uyacağım.
Hayatımda ilk kez gerçekten beğendiğime inandığım bir ürünü, beklemeden üzerine birkaç zaman dilimi yatmadan alacağım.
Okuldan beklentilerim neler?
Depreme dayanıklı yeni bir bina istiyorum. Madem çocuğumu bu kadar uzaklara göndereceğim en azından fiziksel güvenliğinden emin olmalıyım.
Yabancı dil eğitimine İngilizce dışında bir dille başlasın istiyorum. Mümkünse şu anki okulda başladığı Almancasına devam etsin.
Kapasitesi doğru olarak tespit edilsin. Akademik olarak kapasitesinin altında ya da üstünde bir performansa zorlanmasın.
Hangi spor dalının kendisine uygun olduğunu keşfetmesi konusunda rehberlik edilebilsin.
Aynı şekilde hangi müzik enstrumanını çalmanın onu mutlu edeceği açığa çıkarılabilsin.
Kendisinden daha başarılı ve daha az başarılı çocukların olduğu bir grubun içinde olsun.
Bize benzeyen birkaç ailenin çocuğuyla arkadaş olabilsin. Okul dışında da görüşebilsin.
Mutlu bir çocuk olmaya devam edebilsin.
Okulumuz Denizatı Kayışdağı...
Yukarıdaki soruların çoğuna evet cevabı verebiliyor.
Okulun beşe kadar devam etmesi ve bahçeye eski okulumuzdaki kadar çıkamayacak olması da kalan yüzde yirmi.
Bir aksilik olmazsa seneye Denizatındayız...
Sanırım başka okul gezmeyeceğim.
Beğendiğini al ilkesine uyacağım.
Hayatımda ilk kez gerçekten beğendiğime inandığım bir ürünü, beklemeden üzerine birkaç zaman dilimi yatmadan alacağım.
Okuldan beklentilerim neler?
Depreme dayanıklı yeni bir bina istiyorum. Madem çocuğumu bu kadar uzaklara göndereceğim en azından fiziksel güvenliğinden emin olmalıyım.
Yabancı dil eğitimine İngilizce dışında bir dille başlasın istiyorum. Mümkünse şu anki okulda başladığı Almancasına devam etsin.
Kapasitesi doğru olarak tespit edilsin. Akademik olarak kapasitesinin altında ya da üstünde bir performansa zorlanmasın.
Hangi spor dalının kendisine uygun olduğunu keşfetmesi konusunda rehberlik edilebilsin.
Aynı şekilde hangi müzik enstrumanını çalmanın onu mutlu edeceği açığa çıkarılabilsin.
Kendisinden daha başarılı ve daha az başarılı çocukların olduğu bir grubun içinde olsun.
Bize benzeyen birkaç ailenin çocuğuyla arkadaş olabilsin. Okul dışında da görüşebilsin.
Mutlu bir çocuk olmaya devam edebilsin.
Okulumuz Denizatı Kayışdağı...
Yukarıdaki soruların çoğuna evet cevabı verebiliyor.
Okulun beşe kadar devam etmesi ve bahçeye eski okulumuzdaki kadar çıkamayacak olması da kalan yüzde yirmi.
Bir aksilik olmazsa seneye Denizatındayız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)